--- EDİTÖRÜN NOTU -- Sayı 96 ---


AB TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİYE DÖRT ELLE SARILMAYA BAŞLADI


           2004 yılında AB’nin transgeniklere karşı yasaklama kararını kaldırmıştı. Söz konusu kararın kaldırılmasında yalnız Dünya Ticaret Örgütü kuralları rol oynamamıştır.  AB, tarımsal ürün maliyetleri açısından diğer ülke ürün fiyatları ile nasıl rekabet edebileceği de sorgulanmaya başlanmıştı. Kısa süre önce AB tarım bakanının transgenik ürünlerle ilgili ilginç itirafı, Birliğin bu konudaki direnişleri sonlandıracağa benzer: “Bence biz Güney Amerika’dan, AB’de kontrol dahi edilmemiş transgenik ürün yemlerle beslenmiş et ithalatına göz yumarken, bünyemizdeki GDO’lu ürünlere bir seri zorluk çıkararak tüketicimizi kandırıyoruz...(Bakınız: haberler)”. Hatırlatmakta yarar görülen bir başka gerçek de, AB mısır fiyatları ABD’ninkine oranla %50 daha fazla olmasıdır. İşte bu yüzdendir ki Almanya, transgenik mısır tarımı için geçerli kuralları daha gerçekci bir biçimde yeniden düzenlemişdir. “Co-existence” (birlikte-tarım) çerçevesinde transgenik mısır tarlaları ile klasik mısır tarlaları arasındaki mesafe 150 m, organik mısır tarlaları arasındaki mesafe 300 m olarak belirlenmiştir.

AB(27)’nin 92 milyon hektarlık tarla bitkileri ekim alanının  % 14’ü mısıra ayrılmıştır. Söz konusu mısır alanının %25’i sap kurdu zararlısından olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu nedenle zaten İspanya 9 yıldan beri ortalama yıllık 60-80 bin hektar  transgenik mısır ekmekte idi. Son üç yılda da bazı AB ülkeleri transgenik mısır ekimi konusunda çarpıcı hamleler yapmışlardır (Şekil 1). Ne varki tarımsal biyoteknolji ile ilgili yasak AB’ye pahalıya mal olmaktadır. Dünyadaki son 10 yılda transgenik ürün tarımı ile toplam 27 milyar US$ ekonomik getiriden, AB’nin bu zamana kadar gereği ölçüde yararlanama mıştır. Ne var ki tarımsal biyoteknolojinin getirisinden daha fazla uzak kalmaya niyetleri yoktur. Nitekim 60 milyar EU’luk 7.Çerçeve Projesi’nin (Bilgiye Dayalı Biyo Ekonomi - KBBE) çerçevesinde birbirleri ile bağlantılı biyoteknoloji odaklı beş öncelik belirlenmiştir. Aslında, az da olsa, bazı AB bilim adamları boş durmamışlar ve örneğin İtalya’da ENEA araştırma enstitüsü, gerekli sulama suyunun dörtte biri ile yetişebilen transgenik domates çeşitleri geliştirmişlerdir. Meksika çöllerinde dahi sonuçlarını test eden araştırmacıların araştırma portföyünde patates ve buğday da bulunmaktadır (bakınız Agbiyotek s. 88). Her ne kadar İtalya’da bu tip genetik mühendislik ürünlerinin satışına izin yoksa da, Enstitü, söz konusu ürünleri uluslar arası piyasaya süreceğini açıklamıştır. Aslında AB’de GDO araştırmaları ile ilgili tarlaya inen testlerin 2002’de 50 iken 2007’lerde 100’lere ulaşması AB’nin bu konuda artık geç kalmak niyetinde olmadığını sergiler (Şekil 2).

AB’de ekilen mısırın henüz %1’i transgeniktir. Fakat maliyetleri düşüren, verimi artıran, üretici gelirini yükselten, enerji tüketimini azaltan, hedef zararlıları kolayca kontrol eden bu sistemin kısa zamanda daha da yaygınlaşacağı beklenmektedir. 2006 yılında dünya transgenik ürün ekilişinin 2007’de %12 artarak 114 milyon Ha ulaşması karşısında AB’de bu konuda daha aktif davranacağı beklenmelidir. Nitekim Avrupa Komisyonu Polonya’nın GDO’suz ülke kalma kararını Avrupa Mahkemesine taşırken, aynı mahkeme Avusturya’nın transgenik ürün tarımını yasaklama kararını reddetti.

AB’nin dünyadaki şu gelişmeler karşısında tarımsal biyoteknolojiye uzak kalabileceğini kim düşünebilir ki zaten?

  1.      Brezilya şeker oranı genetik mühendislikle artırılmış üç şekerkamışı hattının tarla denemeleri başladı;
  2.      Uganda’nın hastalıklara dayanıklı tatlı muz ve zararlılara dayanıklı pamuk hatları tarla denemeleri aşamasında;
  3.      Yeni Zelanda lahana  zararlılarına dayanıklı transgenik hatlarının tarla denemeleri tamamladı;
  4.      Avustralya kurağa dayanıklı transgenik buğday hatlarının tarla denemelerine onay verdi;
  5.      Hindistan’da verimi artıran, zararlılara dayanıklı patlıcan hatların tarla denemeleri devam ediyor;
  6.      İsviçre hastalığa dayanıklı üç buğday çeşit adayı ile tarla denemelerini sürdürüyor;
  7.      Japon’ların mavi gül transgenik hatlarının denemeleri 2008’de tarlaya taşınıyor!

Türkiye’de mi? On yıldır devamlı dışalım yaptığımız transgenik mısır yüklü bir geminin Bandırma limanına yanaşması protesto edilmeğe kalkışılıyor ve bu hareket gazete haberi oluyor. Yıllarca uyuduğumuz, tarımsal biyoteknoloji konusunda bir adım dahi atamadığımız, biyogüvenlik yasamızı dahi çıkaramadığımız, medya şöyle dursun direk ilgililerin bile umurunda değil!

 

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz
Ege  Uni. Tarla Bitkileri Bölümü
Tohum Teknolojisi A&U Merkezi

 

 

Powered By Murat SEVENER - Ziraatforum.com