--- EDİTÖRÜN NOTU -- Sayı 91 ---


TÜRKİYE'DE BİTKİSEL ARAŞTIRMALAR NEREYE YÖNLENMELİ?


Tarım sürekli yapı değiştirmek zorundadır. Bunun ana nedeni dünyada değişen biyotik ve abiyotik koşullardır. İklimden başlayan değişim, iş gücü kaynaklarındaki farklılaşma ile bazı bitkileri devreden çıkarabilirken, dünya tarımsal ürün gereksinimi yeni bitkilerin yetiştirilmesini gerektirebilir. Bu ve benzeri tarımsal sorunların, özellikle geleceğe yönelik araştırma stratejilerinin belirlenmesi her ülke için zorunludur. Türkiye'nin de bu konuda detaylı bir projeksiyona gereksinimi yadsınamaz. Aslında Dünya Bankası, FAO, UNEP, WHO, UNDP, IFAD ve UNESCO birlikte önümüzdeki elli yıllık bir zaman için tarımsal araştırma stratejilerinin neler olması gerektiğini saptayan bir proje¹ hazırlığı içindedir (http://www.agassessment.org).

Fakat Türkiye'nin AB ilişkileri çerçevesinde bu konularda acele etmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Çünkü AB bu konudaki stratejilerini çoktan belirlemiş bulunuyor. Hatta 2020'lerde bitkisel gıdaların öne geçmesi beklenen beslenme alışkanlıkları çerçevesinde, kuzey Avrupa ülkelerinin Akdeniz'li gibi beslenmesi için AB'de baklagillere yönelik "çeşit geliştirme" araştırmalarına 7ÇP'de yer verilmiştir. Nitekim AB'nin 7. Çerçeve Projesindeki 30 Teknoloji Platformundan beşi tarımla ilgilidir. Özel sektörün de paydaşlar arasında yer aldığı bu platformlardan biri de "gelecek için bitki"dir.

Bu platformun amacı;  kısa ve uzun vadede kamu, üniversite, özel sektörün omuz omuza olduğu, öncelikle hammadde sorununu çözecek çeşit geliştirme projelerinin yürürlüğe girmesidir. Bu çerçevede başlıca hedefler şunlardır:

  • Güvenilir ve yüksek kalite gıda hammaddesi geliştirmek ve üretmek;
  • Özel tüketici guruplarının gereksinimi gıdaları tasarlamak ve üretmek;
  • İleri düzeyde bitki tabanlı ilaç ve ham madde geliştirmek;
  • Bitkileri üretim fabrikalarına dönüştürmek;
  • Enerji üretimine yönelik bitkileri geliştirmek (AB 2010 yılından itibaren karayolları nakliyesinde % 5,75'lik bir yeşil yakıt kullanmayı hedeflemekte).

AB'nin bu kapsamdaki stratejileri ise şöyle özetlenebilir:

  • Tahıllar, baklagiller, solanecea ve yağ bitkilerinde genomik araştırmalar;
  • AB'nin ana ürünlerinde; genomik ve biyoteknolojiden yararlanarak sürdürülebilir üretimi, co-existence, verim ve hasat indeksini artırmak, kolay depolanma ve işlenmeyi geliştirmek;
  • Gıdalarda ve yemlerde besin değerini artıracak araştırmaların programlanması;

AB'nin 2025'lere yönelik araştırmalara yaklaşımı "gen'e yatırım"a odaklanmaktadır. Gene yatırımın cazip tarafı, Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Örgütünün aşağıdaki çizelgesinden çok açık olarak izlenebilir.


Bitki

Yatırım (mil US$)

Getiri (mil US$)

Buğday

70

2,500

Çeltik

28

10,800

Mısır

15

660

CGIAR IMPACTS (www.cgiar.org)

TÜRKİYE'NİN YENİ ÇEŞİT GEREKSİNİMİ


Dünyada 20 yıl içinde kişi başına günlük kalori gereksiniminin 2200 kilo kaloriden 3000 kilo kaloriye çıkacağı ve gıda kaynaklarının bitkisel besinlere kayması beklendiğinden, kültür bitkilerinde tüketim yelpazesi genişleyecektir:

  • Organik tarım, dondurulmuş gıda, kurutmalık, pastacılık, konserve vs için farklı çeşitlere;
  • Yeni ortaya çıkan hastalık zararlılara dayanıklılık gibi yeni koşullara uygun yeni çeşitlere gereksinim vardır;
  • Henüz çözümlenmemiş süne - kımıla dayanıklı çeşitlerin ıslahı Türkiye'ye yıllık milyarlarca US$ kazandırabilecektir;
  • Çeşit ömrünün kısa olması nedeniyle, yeni genotiplerin sürekli geliştirilmesi gerekir;
  • Günümüzde abiyotik koşullara dayanıklı çeşit gereksinimi çok daha önem kazanmıştır;
  • Bu konuda ilk aşamada ana ürünler olmak üzere, "genitör saptama" - "karakterizasyon" çalışmalarına ağırlık vermek yerinde olacaktır;

Bitkinin bir fabrika gibi kullanılarak gereksinim duyulan aşağıdaki ve benzeri tüketim maddelerinin üretimi endüstriyel olarak bitkilerden sağlanmaya başlamıştır:

  • vitamin c, vitamin e , folik asit, thiamin, biotin gibi vitaminler;
  • b-karoten, likopen, flavonoid, fenolikler gibi anti oksidantlar;
  • kalsiyum, çinko, demir gibi mikro besin elementleri;
  • arginin, methionin, lisin gibi amino asitlerini .

Diğer taraftan b-karoten ve pro-Vitamin A içeriği yükseltilen ALTIN ÇELTİK (Golden Rice) ticarileşmek üzere. Yakın gelecekte ticaretleşmesi beklenen bazı gelişme örnekleri:

  • ?-tocopherolu %266 artrılmış patates;
  • ?-tocopherolu 8, vitamin E'si 5 kat artırılmış soya;
  • ?-tocopherolu 6 kat artırılmış Brassica Juncea;
  • vitamin E'si 2 kat artırılmış marul;
  • glutathionu 5.5,  serbest sistini 2.6 kat artırılmış yonca

Bazı bitkilerin endüstriyel kullanımı, onların yalnız pazar şanslarını artırmakla kalmayacak, ayrıca daha geniş alanlarda üretimlerine de fırsat verecektir. Bir örnek oluşturacağı beklentisiyle mısırı ele alalım. Bu ürünün biyobenzinin hammaddesi etanolün elde edilmesinde rakipsiz bir bitki olduğu bir gerçektir. Mısırın Türkiye'de üretiminin kat kat artırılması şansı vardır.

İklim değişikliklerinin de süregeldiği ve küreselleşmeden en çok mağdur olacak ülkelerden biri olan Türkiye'nin bitkisel araştırmacılarının acil olarak gelecek çalışmaları için yeni konular-hedefler saptamaları gerekir. Çok daha vahimi, özellikle TÜRKİYE'DE ISLAH ÇALIŞMALARI YAPILMAYAN başta süs bitkileri olmak üzere, meyve ve sebze konusunda acil eylem planlarına gereksinim vardır. AKSİ TAKDİRDE çocuklarımız bu ürünleri yurt içinde üretmeye kalksalar, TÜRK çiftçisi tohuma yüksek "Islahçı Hakları payı (Royality)" ödeyerek üretim yapacak ve dolayısı ile tüketicisi de bu fiyat artışından nasibini alacaktır.  

Bitki ıslahçılarımızı bekleyen daha bir çok sorun vardır. Her yıl bir önceki yıldan daha fazla çeşidin devreye girmesi, yani ıslahı gerekecektir. Unutmamak gerekir ki, her bir ürünün farklı alanlarda kullanımı farklı çeşitlerin ıslahını gerektirir (yemlik mısır - ana ürün- ikinci ürün; sanayi, dondurmalık, ilk turfanda - son turfandalık, topraksız tarım, açıkta üretim, sera - tarla vs). Bunun bilincinde olan ülkeler, yarının üretim modelleri için yeni çeşitler geliştirmeye başlamışlardır. İsrail'in 12 Cº de dahi ölmeyen çiçek tozuna sahip biber çeşidi geliştirmeleri belki bir örnek olabilir. Tabiî ki bu ülke yatırımcıları bitkisel üretimden en çok yararlanacaktır. Özellikle çeşidin ömrünün kısalığı nedeniyle, çeşit geliştirmeye yani "gen"e yatırımın, çok karlı olacağı da bir gerçektir. 2020'lerde "gen piyasaları" hatta borsalarının oluşacağı beklenmektedir. Biyoçeşitlilik bakımından Türkiye kadar zengin bir sermaye ile bu pazara girebilecek olan ender ülke vardır. Birçoğunun gen kaynağı Anadolu olan kültür ve yabani bitkilerde, kamu ve özel araştırma kuruluşlarının, karakterizasyonla başlayan çalışmaları, onları "gen"  sahibi yapabilecektir.  Bu aşamada üniversitelerdeki binlerce uzmandan yararlanılabilinir.   "Patent" yani çeşit tescili, "Islahçı hakları" gibi sorunların da çözüme kavuşmasıyla, var olan genetik kaynaklara dayalı zenginliklerden de yararlanılarak, şimdiden planlamacıların, strateji uzmanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve TUBA gibi diğer ilgililerin dikkatleri çekilmelidir.


¹ Bu satırların yazarı da söz konusu raporun 6.Bölümünün hazırlayıcıları arasında yer almaktadır.
        

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz
Ege  Uni. Tarla Bitkileri Bölümü
Tohum Teknolojisi A&U Merkezi

¹m.sevener@ziraatforum.com dan edinilebilir
 

 

Powered By Murat SEVENER - Ziraatforum.com