--- EDİTÖRÜN NOTU -- Sayı 89 ---


HİNDİSTANDA YASA DIŞI TOHUMCULUK VE TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİ


           Henüz yayınlanmış bir kitapta T. M. Manjunath ("Q&A on Bt-Cotton in India, Answers to more than 70 questions on all aspects" (www.aicba.com)) Hindistan'da tarımsal biyoteknolojinin büyük direnişlere rağman, ne tür bir başarıya ulaştığını sergilemekte¹. Söz konusu başarının eldesi aşamasında, özellikle sivil toplum kuruluşlarının (STK) olaya karşı duruş gerekçelerine detaylı yanıtlar bu kitapta toplanmıştır. Tarımsal Biyoteknoloji ile ilgili tüm paydaşların, özellikle karşıtların bu kitabı okumaları yararlı olacaktır. Çünkü tarımsal biyoteknoloji ekonomik bir olaydır ve kimsenin Türk çiftçisinin rekabet gücünü yükseltici bilimsel gerçekleri çarpıtmaya hakkı yoktur.

           Bu yazıda 70 farklı konu başlığından ancak Türkiye'yi de ilgililendiren birkaç konuya değinilecektir.

  1. Önce Türkiye'de ancak belirli kişilerin bildiği, tohumculukta yasa dışı denilebilecek, bir firmanın tescilli ve kabul görmüş bir X çeşidinin tohumluğunu, diğer bir firmanın aynı isimle veya o ismi kullanarak, fakat ne olduğu belirsiz bir genotipi pazarlamasının çok kez yaşandığını belirtelim. Yeni Tohumculuk Yasamızın bunu önleyecek tedbirleri içerdiği de bir gerçek. Ancak Hindistan'da özellikle 2002 yılında transgenik pamuk tarımının yasallaşmasından sonra sahte tohum ticaretindeki artışın nelere mal olduğunu yazar şöyle özetliyor:
      1. Biyogüvenlik yasasına ve teknolojiye güvenin ve tohumculuk firmaların ticari itibarını sarsmaktadır;
      2. Düşük fiyata satışlar ciddi firmaların gelir ve devletin vergi zararına neden olmaktadır;
      3. Üreticilerin kararlarını olumsuz yönde etkilemektedir;
      4. Teknolojiye, tohumculuğa yatırımların albenisinin ortadan kalkmasına neden olmaktadır gibi..

           Bunların sonucu intiharlar, transgenik pamuk anızlarındaki hayvan ölümleri hep normal transgenik pamuk tarımına fatura edilmiştir.
           Bütün bu engeller rağmen transgenik pamuğun 2002'den günümüze nasıl bir artış gösterdiğini grafikten izleyebiliriz. Hindistan'ın yıllık 8 milyon Ha pamuk alanın 5 yıl içinde neredeyse yarısının (3,8 miyon Ha) transgenik çeşitlere açılmasının bir sebebi olsa gerek. Gelirini ortalama %65 artırdığını gören üreticinin bu çeşitleri kullanmasına şaşmamak gerek. Diğer taraftan ürün kaybının olmaması da verimi artırmıştır.  Bu nedenledir ki ülke pamuk ihracatında dünyada birinci sıraya yükselirken, Türkiye'nin de ithalatta bir numaraya yükseldiğini hatırlatmak gerek.

        • Tarımsal biyoteknolojiye karşı olmanın nedenleri: Hindistan'da transgeniklere karşı çıkış 1998'lerde öne çıkan "Frankestein Food" hareketi ile başladı ve transgenik tarımın bu başarısına rağmen hala devam ediyor. Karşıtların hiçbir bilimsel veriyi, ekonomiyi, sosyal yaklaşımı,  yasal düzenlemeleri kabul etmemelerinin nedeni, olaydan sansasyonel bir şekilde yararlanarak "öne çıkma, isim yapma" beklentileridir.

        • Üreticinin kendi tohumunu tekrar kullanamaması gibi tenkitler ise tamamen "hibrit gücü - melez azmanlığı" gibi genetik gerçekler hakkında bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Mısır, ayçiçeği gibi bazı bitkilerde F1 tohumluğu her yıl yenilenmek zorundadır. Aksi durumda F2 de olacak genetik açılmanın getireceği kayıp, tohuma verilecek paranın kat kat üstünde olacaktır. Türkiye'de pamuk tarımı her ne kadar hibrit tohumlukla yapılmıyorsa da, bu bitkideki yabancı döllenme %50'lere ulaştığından çiftçinin kendi tohumunu kullanması önerilmemektedir. Kaldı ki Hindistan'da pamuk tarımında melez çeşitlerin kullanımı %70'i bulmuştur. Bu konuda ısrarcı olanlara bir soru sormak gerek: Mısır çiftçisi hiç kendi tohumunu ekmeyi aklından geçirir mi?

        • Karşıtların bir başka tenkidi de uluslar arası tohumculuk firmalarının teknolojiyi kullanarak çiftçileri sömürmesi. Teknolojilerden her sektör yararlanıp dururken, çiftçilerin gönüllü olarak transgenik tohum kullanma istekleri nasıl engellenebilir? Kendileri bu işte karlı görmese 5 yıl içinde sıfırdan 2,3 milyon üreticiye nasıl ulaşılır? Unutulmamalıdır ki hiç kimse bu teknolojiyi kendi ülkende kullanamasın demiyor. Nitekim Çin'in transgenik pamuk çeşitlerinin yarısı kamu kaynaklı ve Hindistan'da da bu konuda piyasaya giren kamu ve özel tohumculuk kuruluşlarının  sayıları hızla artıyor.

        • Peki, bu biyoteknoloji ülkeye nasıl kazandırılır? Batı ülkelerinde bilimin topluma ulaşmasında bilim yazarları büyük görev üslenmişlerdir. Fakat Hindistan'da olduğu gibi ülkemizde de bilim yazarları, işin gerçeğine inme yerine, sansasyonel tarafını tercihe meyillidirler. Bilginin önemi, özellikle hangi fikre hizmet ettikleri anlaşılamayan biyoteknoloji karşıtlarının, toplumu yanlış bilgilendirerek, kalkınmayı engellediği, özellikle çiftçinin rekabet gücünü artırma yerine azaltacak eylemler olduğunu ne zaman kavrayacaklar.                     

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz
Ege  Uni. Tarla Bitkileri Bölümü
Tohum Teknolojisi A&U Merkezi

¹m.sevener@ziraatforum.com dan edinilebilir
 

 
 

Powered By Murat SEVENER - Ziraatforum.com